İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Seyyid Abbas Musevi, ABD’nin Fars Körfezi’nde planladığı askeri misyona İsrail’in muhtemel katılımıyla ilgili olarak açıklama yaparak, bu adımı "ülkenin güvenlik, egemenlik ve toprak bütünlüğüne yönelik açık bir tehdit" olarak nitelendirdi.
Musevi, bu tehlikeli girişimin sonuçlarından ABD’nin sorumlu olduğunu ifade ederek, “Fars Körfezi ile Hürmüz Boğazı'nda Siyonistlerin tehdidine karşı koyma İran’ın hakkıdır." dedi.
ABD’nin kuracağı sözde askeri koalisyonun kışkırtıcı bir adım olduğunu anlatan Musevi, İran’ın buna karşı olduğunu sölyedi.
Abbas Musevi, ABD’nin Fars Körfezi’nde askeri misyon kurma çabalarını eleştirerek, "Adı ne olursa olsun Fars Körfezi'ndeki bölge ötesi güçlerin varlığı, bölgedeki güvenliğin pekişmesine katkı sağlamaz, aynı zamanda kritik Fars Körfezi bölgesinde daha fazla gerilim ve krize yol açar." değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan İran Savunma Bakanı Tuğgeneral Hatami dün yaptığı bir açıklamada, "İsrail ordunun da misyona katılması felaket sonuçları olacak" demişti.
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, ülkesinin, Fars Körfezi'ndeki deniz ulaşımının İran’a karşı korunmasını öngören ABD planının bir parçası olduğunu söylemişti.
İsrail Dışişleri Bakanı, bu ortaklığın, Fars Körfezi’ne kıyısı olan Arap ülkeleriyle bağları güçlendirmenin yanı sıra, Tahran'ın bölgedeki etkisini önlemek için caydırıcılık politikası ile Tel Aviv'in çıkarlarına uygun olduğuna inanıyor.
Elbette ki İsrail’in bu koalisyonda yer almaktan birkaç hedefi izliyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1- İran’ı kontrol etme; İsrail'in koalisyona katılmasındaki hedeflerinden biri bu tarihi fırsatı değerlendirip Fars Körfezi’nde İran’ı kontrol etmektir.
2- ABD hükümetinin İran karşıtı politikalarının yanında duruarak bunu güçlendirmek için katkı sağlama.
3- ABD’nin güvenlik şemsiyesi altında Arapların güvenliğini sağlama. Böylece bu itilaf onlara kendilerini Arap güvenliğinin koruyucusu olarak tanıtma fırsatı verir.
4- Araplarla ilişkileri normalleştirme. Bu ittifak sayesinde İsrail, bölgedeki Araplarla ilişkilerini normalleştirme politikasını daha da genişletebilir.
5- İttifakta Fransa ve Almanya da dahil olmak üzere Avrupa ülkelerinin muhtemel varlığı, İran’la yapılan nükleer anlaşmanın gerçek ölümü ve Avrupa güvenliği ile güçlü bir bağlantısı olan bu anlaşmanın ruhunun ihlali anlamına geliyor.
6- İsrail'in Fars Körfezi bölgesine gelmesi, bölgenin güvenlik düzenini tamamen değiştirebilir ve İran'a doğrudan tehdit anlamına geliyor. İran da buna tepki göstererek kendisini savunma hakkına sahip olduğunu ilan etmiştir.
7- Temel olarak, bu koalisyon veya Fars Körfezi'ndeki herhangi bir bölge ötesi güçlerden oluşan koalisyon, BM Antlaşması’na aykırıdır. Bir BM üye devletine karşı askeri koalisyon oluşturmak için Güvenlik Konseyi'nin onayı lazım.
8- İsrail, İran’ın bölge için büyük bir tehdit oluşturduğunu öne sürerek dikkatleri bölgesel çatışmalar ve savaşların temel nedeni olan işgalci eyleminden saptırmak istiyor.
9- İran’ın bölgesel politikalarını sınırlandırmayı amaçlayan Suudi Arabistan’ın planı doğrultusundaki Fars Körfezi’nin güvenliğini Bab el-Mandeb Boğazı’na bağlamak aynı zamanda başka aktörlerin da bu oyuna dahil etmek demektir.
10- ABD liderliğindeki bir koalisyonun oluşumu bölgede savaş durumunun hakim olacağı anlamına geliyor ve kötü sonuçları olabilir.
11- İsrail'e karşı “Doğu Arap Cephesi” tehdidi bazı Arap liderlerinin katkıları sonucu ortadan kaldırılmasına rağmen bölge milletlerinin desteğiyle “Direniş Cephesi” bu rejimin uykusunu kaçıracaktır.
12- İsrail'in koalisyonda yer alması İran İslam Cumhuriyeti'ne savaş ilanı demektir. BM Antlaşması uyarınca İran meşru müdafaa hakkına sahip olduğu için İsrail’in çıkarlarını hedef alabilir.
yorumunuz